Azerbaycan fıkralarını anlayabilmek için Azerbaycan Alfabesini ve Azerbaycan Türkçesi'ni bilmek gerekebilir.
Türkcə Azərbaycan Türkçesi lüğət
AZERBAYCAN FIKRALARI
Müəllim: Qulağ as, mən sənə üçüncü dəfədir ki, üç verirəm. Belə olmaz, niyə görə oxumursan? Oxumaqdan hələ heç kəs ölməyib.
Tələbə: Bilirəm, amma risk etmək istəmirəm.
-
Programcının oğluna ad qoyurlar. Programcı deyir:
- Uşağın adı 8 simvoldan çox olmamalıdır.
-
Bir soyğunçu internet kafeyə daxil olur:
- Tez elə 10 saat internet
-
İki qız söhbət edir:
-Hə. Sənin yeni tanış olduğun oğlan necədir?
-Düzünü desəm arıq, hündürboy, gözəl bir oğlandır, amma heç proqramçıya oxşamır
-
http://parlaq.net/eylence/letifeler.htm
-
http://www.azeri.net/Letife/index.html
-
http://btl-plus.forums1.net/forum-f8/topic-t21.htm
http://www.yoxdur.com/forum/showthread.php?p=3837
KARATEPELİ FIKRALARI TEMEL FIKRALARI
DEVEKUŞU AVI
Karatepeli devekuşu avlamaya çıkmış. Bir bakmış bir devekuşu sürüsü. Silahını çıkartmış, nişan almış. Tam ateş edecekken tehlikeyi sezen devekuşları başlarını hemen kuma gömmüşler.
Karatepeli sağa sola bakmış :
-Ulan nereye gaçtı bu hayvanlar ?!!!... demiş.
CEHENNEM
Karatepeli ölmüş, günahları fazlaymış, cehenneme atmışlar. Zebaniler sille tokat dövmeğe başlamışlar:
Karatepeli bağırmış:
-Bakın böyle yaparsanız sonra hiç kimse gelmez !
SİNYAL
Karatepeli oğlunu tamircinin yanına çırak vermiş. Bir gün ustası küçük Karatepeliye demiş:
-Ben bu arabanın sinyallerini yakayım, arkadan bak bakalım lambalar yanıyor mu ?
Küçük Karatepeli arabanın arkasına geçmiş, ustasına seslenmiş:
-Yanıyor...
-Yanmıyor...
-Yanıyor...
-Yanmıyor...
-Yanıyor...
BALERİN
Karatepeli ilk defa baleye gitmiş. Bakmış balerinler parmaklarının uçlarında dans ediyor:
-Daha uzun boylu gızları seçselerdi ya , demiş.
GAZOZ
Karatepe’de gazoz satışları hiç de iyi değilmiş. Firmalar konuyu araştırmışlar. Sebebini de bulmuşlar, çözümünü de. Satışlarda patlama yaşanmış.
Meğer Karatepe’ye gönderdikleri şişelerin dibine “Öteki taraftan açılır!” diye yazmışlar.
AMELİYAT
Karatepeli ameliyata giriyormuş. Ameliyat başlarken doktorlar maskelerini takmağa başlamış. Karatepeli:
-Boşuna maske takmayın, hepinizi tanıdım!
KARATEPELİ’NİN HAPLARI
Karatepeli hastalanmış, Adana’daki bir doktora gitmiş. Doktor Karatepeli’yi tepeden tırnağa muayene etmiş, tahliller yapmış. Sonunda da birkaç ilaç yazmış. Karatepeli reçeteyi almış, eczahaneye gitmiş. Eczacı ilaçları raftan indirmiş, başlamış anlatmağa:
-Bak, demiş, şu kırmızı hapları kalp için içeceksin. Mavi haplar mide için, beyaz haplar akciğer için, siyah haplar da karaciğer için.
Karatepeli haplara garip garip bakmış. Eczacı:
-Anladın mı ağa, diye sormuş.
Karatepeli:
-Ben annamasına annadım da bağalım bu haplar gedecekleri yeri biliyor mu ?
NÜFUS CÜZDANI
Bir köydeki Karatepelilere nüfus cüzdanı verilmediği anlaşılmış. Nüfus memurları Karatepelilerin köyüne gitmişler. Yanlarında fotoğraf makinesi ve boş nüfus cüzdanları varmış. Köye geldiklerinde bir de bakmışlar ki bir kişi dışında bütün köy halkı ormana ağaç kesmeye gitmiş. Geri dönüp tekrar gelmek mümkün değil, köy halkının dönüşü de ancak akşam saatlerinde olacak. O kadar beklerlerse dönüşleri gece yarısını bulacak. Bir nüfus memuru demiş ki:
-Bunlar biraz saf insanlardır. Biz şu Karatepeli’nin fotoğrafını çekelim. Bütün nüfus kağıtlarına aynı fotoğrafı yapıştıralım ve bizdeki nüfus kaydına göre nüfus cüzdanlarını dolduralım.
Öyle de yapmışlar. Kadın, erkek, çocuk her nüfus cüzdanına aynı fotoğrafı yapıştırmışlar. Bütün nüfus cüzdanlarını hazırlamışlar. Akşam tam dönecekken köy halkı ormandan gelmiş. Hepsine nüfus cüzdanlarını dağıtmışlar. Cüzdanı alan, şöyle bir cüzdana bakıp “Sağolun!” deyip cüzdanı cebine koyuyormuş. “Acaba hiç işin farkına varan olmayacak mı ?” diye düşünürken bir Karatepeli’nin dikkatli dikkatli nüfus cüzdanına baktığını görmüşler. Memurlar:
-Ne o ? Bir şey mi var ? Yoksa yanlış fotoğraf mı yapıştırılmış, diye sorarlar.
Karatepeli dalgın dalgın:
-Bir yannışlık felan yok. Fotoğraf benim fotoğrafım, amma benim böyle bir mintanım (gömleğim) yok.
TEMEL FIKRALARI
PENGUEN
Temel bir penguen bulmuş, kanadından tutmuş gezdiriyormuş:
-Bunu hayvanat bahçesine götür, demişler.
Bir süre sonra penguenin yine Temel’le yolda dolaştığını görünce :
-Niye hayvanat bahçesine götürmedin ? diye sorarlar.
-Hayvanat pahçesine cötürdüm. Şimti sinemaya cideyruz.
SAVAŞTA
Temel savaşta büyük çatışmadan sonra, gece sessizlik sırasında bir nefes alıyor, bir sigara çıkarıyor. Tam kibriti yakacakken arkadaşı atılıyor :
-Hey ! Deli misin ? Bu çok tehlikeli.
Temel gayet sakin :
-Yok canım , içime çekmeyrum.
AMELİYAT
Temel yolda Cemal’e rastlar. Cemal ,
-Pen seni ameliyat olacaksun sanaydum.
-Kaçtum.
-Ne ameliyatı olacaktun ?
-Hemşire tedi pu pasit pi ameliyattur, niye heyecanlanaysun ?
-Saçin olasın tiye söylemiştir sağa.
-Pağa teyil , doktora söyledi.
GAZETE
Temel bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete okumakmış. Fakat çok tembel olduğu için komşu köydeki bakkala gazete almak üzere hep Fadime’yi gönderiyormuş.
Fadime bir gün bu işten bıkmış ve Pazartesi günü 7 tane o günün gazetesinden almış. Eve gittiğinde o günkü gazeteyi verip diğerlerini saklamış.
Ertesi gün Temel gazete isteyince bir gün önce aldığı gazetelerden birini çıkarıp vermiş. Çarşamba günü yine Temel gazete istemiş. Fadime yine işlerini halledip Temel’e Pazartesi gününün gazetesini vermiş.
Perşembe günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine Pazartesi gününe ait dördüncü gazeteyi vermiş. Akşama doğru Temel Fadime’yi çağırıp:
- Uy Fadime, demiş, dünyada ne salak insanlar var... Dört gündür aynı adam, aynı yolda, aynı yerdeki ağaca arabasını çarpıyor !...
TEMEL FIKRALARI
PENGUEN
Temel bir penguen bulmuş, kanadından tutmuş gezdiriyormuş:
-Bunu hayvanat bahçesine götür, demişler.
Bir süre sonra penguenin yine Temel’le yolda dolaştığını görünce :
-Niye hayvanat bahçesine götürmedin ? diye sorarlar.
-Hayvanat pahçesine cötürdüm. Şimti sinemaya cideyruz.
SAVAŞTA
Temel savaşta büyük çatışmadan sonra, gece sessizlik sırasında bir nefes alıyor, bir sigara çıkarıyor. Tam kibriti yakacakken arkadaşı atılıyor :
-Hey ! Deli misin ? Bu çok tehlikeli.
Temel gayet sakin :
-Yok canım , içime çekmeyrum.
AMELİYAT
Temel yolda Cemal’e rastlar. Cemal ,
-Pen seni ameliyat olacaksun sanaydum.
-Kaçtum.
-Ne ameliyatı olacaktun ?
-Hemşire tedi pu pasit pi ameliyattur, niye heyecanlanaysun ?
-Saçin olasın tiye söylemiştir sağa.
-Pağa teyil , doktora söyledi.
GAZETE
Temel bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete okumakmış. Fakat çok tembel olduğu için komşu köydeki bakkala gazete almak üzere hep Fadime’yi gönderiyormuş.
Fadime bir gün bu işten bıkmış ve Pazartesi günü 7 tane o günün gazetesinden almış. Eve gittiğinde o günkü gazeteyi verip diğerlerini saklamış.
Ertesi gün Temel gazete isteyince bir gün önce aldığı gazetelerden birini çıkarıp vermiş. Çarşamba günü yine Temel gazete istemiş. Fadime yine işlerini halledip Temel’e Pazartesi gününün gazetesini vermiş.
Perşembe günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine Pazartesi gününe ait dördüncü gazeteyi vermiş. Akşama doğru Temel Fadime’yi çağırıp:
- Uy Fadime, demiş, dünyada ne salak insanlar var... Dört gündür aynı adam, aynı yolda, aynı yerdeki ağaca arabasını çarpıyor !...
ÇÖLDE
Temel çölün ortasında susuz kalmış. Birden karşısına bir cin çıkmış:
- Dile benden ne dilersen, demiş.
Temel’in ağzından sadece “Su!...” sözü çıkmış.
Cin hemen bir şişe buz gibi su vermiş Temel’e ve demiş:
-Bu şişe sihirlidir, suyu hiç bitmez. Bittikçe kendiliğinden dolar.
Temel, şişeden kana kana su içmiş. Cin sormuş:
- Öbür iki dileğin nedir ?
Temel ağzının kenarlarından akan suları silerek:
- Ha pu şişeden iki tane daha ver bağa, demiş.
KAMYONCU TEMEL
Temel ile Dursun ortaklaşa kamyon almışlar taşımacılığa başlamışlar. Bir gün kamyona yedi metre yüksekliğinde eşya yüklemişler. Otoyolda giderken bir alt geçide rastlamışlar. Tabelada “Dikkat ! Yükseklik 5 Metre” yazıyormuş.
Temel, başını kamyonun penceresinden dışarı çıkarmış, etrafa şöyle bir bakmış ve demiş:
-Etrafta polis yok, bas gaza geçelüm uşağum !
DİLE BENDEN NE DİLERSEN...
Temel gemiyle okyanusu geçiyormuş. Bir fırtına çıkmış, gemi batmış. Temel, bir İngiliz, bir de Fransız bir tahta parçasına tutunmuşlar, yüze yüze küçücük bir adaya çıkmışlar. Günler geçmiş. Ot yiyerek günlerini geçiriyorlarmış. Bir gün dalgalar kıyıya ağzı sıkı sıkıya kapalı bir şişe getirmiş. Hemen şişeyi açmışlar. Bir cin çıkmış şişeden.
-Sahipler ! Dileyin benden ne dilerseniz, demiş.
İngiliz:
-Beni hemen evime götür, demiş.
Cin parmaklarını şaklatmış, İngiliz bir anda evine gitmiş. Fransız:
-Ben de evime gitmek istiyorum, demiş. Bir anda Fransız da evine gitmiş.
Cin, Temel’e dönmüş:
-Sahip, dile benden ne dilersen...
Temel etrafına bakmış:
-Purda yalniz kaldum. Pen yalnuzluğu hiç sevmem. Ha o İnculuz ile Firansızı puraya ceri cetur... demiş.